Elveda
İnsan, sevdiği birinin kaybıyla nasıl başa çıkar? Yaşam denen kambura “ceketini çıkar, buyur otur” deyip baş köşeyi yine de gösterir mi? Yaşamın kemikli elleri ve solgun, cansız yüzü masada oturdukça rahatsız olmaz mı insan? O, masada yaralı ve kemikli elleriyle insanın yüreğini parça parça yerken, insan sadece izler onu. Yaşamın en yakın dostu, zalim ölüm gelince odaya, şaşırmaz artık insan; çünkü yaşam, insanın yüreğini çoktan yemiş ve ruhunu da ölüme teslim etmek üzere hazırlamıştır. Onlar için bir önemi yoktur, alacakları kişinin kim olduğu ya da zavallı seveni için ne ifade ettiği. Onlar yalnızca yer, içer ve alır gider. “Bu bir süreç,” derler, “elbet geçecek, alışırsın.” Ama tabakta yüreğini gören biri, söyleyebilir mi geçeceğini? ...